Kapsayıcı Kentler İçin Yol Haritası
Kentler kriz anlarında, mimari düzenlemelerde ve toplu ulaşımda nasıl kapsayıcı olabilir?
Avrupa Birliği, iklim krizi ve sürdürülebilirlik gündeminde ilk karbon nötr kıta olma hedefiyle 2019 yılında önceki taahhütlerini yeniden düzenleyerek Yeşil Mutabakat yol haritasını çıkardı. Yol haritası sıfır karbon emisyonundan sürdürülebilir ekonomik büyümeye kadar pek çok noktaya değinirken “kimseyi geride bırakmama” vizyonunu da taşıyor. Bu noktada engellenen bireyler ve kapsayıcılık bağlamında bazı noktaların altının çizilmesi ve üzerine tekrar düşünülmesi de gerekiyor elbet.
Uluslararası bir çatı kurum olan European Disability Forum tam da bu konuda “An Inclusive Green Deal for Europe” adıyla bir belge yayımladı. Sürdürülebilirlik gündemi ile yeniden düzenlenmeye başlanan kentlere kapsayıcılık gözüyle de bakılması için kritik öneriler içeren belgeyi üç ana başlıkta ele alabiliriz.
1 Kriz Anları: İklim krizi ile beraber yangın, sel baskını ve taşkınlar gibi afetlerde ne yazık ki artışlar olmaya başladı. Bu acil durum anlarında tahliye planları ve sığınakların önemi ise yadsınamaz. Haliyle sığınakların erişilebilirliği ve binalardaki acil çıkış noktalarının ulaşılabilirliği de gündeme gelen bir konu olmalı. Ayrıca, solunum cihazı gibi yaşam destek cihazları kullanan engellenen bireyler için elektriğin hayati önemi de düşünüldüğünde kriz anlarında enerjiye erişim konusunda önlemler arttırılmalı.
2 Mimari Düzenlemeler: Bina içi enerji kullanımı, alan kullanımının optimizasyonu, su kullanımı gibi kriterler mimari olarak sürdürülebilir tasarımların prensiplerinden sadece bazıları. Bu açıdan yeni inşa edilecek yapıların yanı sıra mevcut yapılar da yeniden düzenleme gerektirebiliyor. Bu noktada alan optimizasyonu için düşünülen bazı çözümlerin evrensel tasarım ilkelerini ihlal etmemesi ve erişilebilirliğin öneminin unutulmaması kritik bir nokta. Ayrıca, erişilebilirliğin sonradan eklenen bir unsur olarak değil, henüz daha tasarım aşamasında düşünülmesinin ekonomik açıdan enerji tüketimini dengeleyerek avantaj sağladığı unutulmamalı. Yeşil Mutabakatın insani ve sosyal boyutu ele alındığında erişilebilir yapıların engellenen bireylerin topluma katılımı için önemi de vurgulanmalı.
3 Toplu Ulaşım: Özel araçların çevresel etkileri sebebiyle toplu ulaşım araçlarının önemi son yıllarda daha da arttı. Ne var ki, burada yine erişilebilirlik konusu karşımıza çıkıyor. Hem topluma eşit katılım için hem de sürdürülebilir seçimler yapabilmek adına bilet alım platformlarından navigasyon sistemlerine, terminallerin fiziksel altyapılarından araçların iç dizaynlarına kadar düzenlemeler yapılmalı.
Belgede üç ana başlığın da ortak noktalarına baktığımız zaman bazı anahtar kavramlar göze çarpıyor. İlk olarak erişilebilirlik temel bir hak olmanın yanı sıra diğer haklara erişim için de bir ilke olarak öne çıkıyor. Bu da erişilebilirlik çalışmalarının toplumsal katılım için önemini tekrar gözler önüne seriyor. Türkiye özelinde fark edilebilen bir nokta ise aslında mevzuatımızda tüm bu başlıklara yönelik düzenlemelerin yer alıyor olması.
Uygulamada yaşanan sorunlara önceki yazımızda değinmiştik, bu nedenle bu kısımda çok detaya girmeden değişen gündemin uygulamayı hızlandıracağını temenni edelim. Ayrıca, belgede sıklıkla “kesişimsellik” vurgusu dikkat çekiyor. Engellenen kadınlar veya engellenen çocuklar gibi farklı grupların çoklu dezavantaj yaşayabildiği ve bu durumlara yönelik de politikalar üretilmesi gerektiği birçok yerde geçiyor. Son olarak, “biz olmadan bizim için asla” ilkesine paralel bir şekilde karar alma, politika üretme ve uygulama süreçlerine engelli örgütlerinin dahlinin önemi vurgulanıyor.
Aposto Spektrum&Kent Bülteninde yayınlanmıştır.