Skip to main content

Güvenli Hareketlilik ve Engellilik

Kentlerin herkesin güvenli hareket edebileceği yerler olması için yapılanlar, eksiklikler ve öneriler

Bir önceki yazımızda 16 – 22 Eylül arasında kutlanan Avrupa Hareketlilik Haftası’ndan ve bu seneki sağlıklı hareketlilik temasından bahsetmiştik. Bu yazımızdaysa hafta kapsamında belirlenen bir diğer tema olan güvenli hareketliliğe engellilik ve erişilebilirlik bağlamında değineceğiz.

Trafik Kazaları

Öncelikle trafik kazalarına dâhil olan engellenen birey sayısı veya Türkiye’deki sesli trafik ışıkları sayısı gibi erişilebilirlik uygulamalarına dair resmî verilerin bulunmaması mevcut durum analizi yapmayı oldukça zorlaştırıyor. Yine de trafik kazalarına dair hızlıca bir medya taraması yapıldığında farklı engel gruplarından bireylerle ilgili haberler ne yazık ki karşımıza çıkmakta (Habertürk, Milliyet). Söz konusu haberlerde her ne kadar erişilebilirlik sorunlarına değinilmemiş olsa da BirGün’ün kaza haberinde Altı Nokta Körler Derneği’nin açıklamasına yer veriliyor ve metro istasyonlarındaki erişilebilirlik sorunlarının altı çiziliyor.

Tüm bunların yanında haberlerde yer almayan fiziksel erişilebilirlik eksiklikleriyle ilgili güvenlik sorunları da engellenen bireyler tarafından sıkça belirtiliyor. Hâl böyleyken hem fiziksel erişilebilirlik hem de eğitim boyutunda atılması gereken çok adım var.

Fiziksel erişilebilirlik uygulamaları ve eksiklikler

İBB tarafından kurulan Ulaşım Yönetim Merkezi’nin web sayfasında güvenli hareketlilik için hayati öneme sahip bazı fiziksel erişilebilirlik uygulamalarından bahsediliyor. Hem karşıdan karşıya rahatça geçebilmek hem de kesintisiz bir şekilde kaldırımda yürüyebilmek için rampaların, kılavuz zeminlerin ve sesli ışıkların önemi vurgulanıyor. Konunun daha altyapısal boyutunda ise kaldırımların genişliğinin tekerlekli sandalye kullanıcıları için uygun olmasının gerekliliğinden bahsediliyor.

Ancak bu standart, altyapı olarak sağlansa bile bazen kaldırımları işgal eden masalar veya yanlış yerleştirilmiş trafik levhaları sebebiyle kaldırımın beklenmedik bir anda daralması ne yazık ki sıklıkla karşılaşılabilen bir durum. Yanlış yerleştirilen bu levhaların baş hizasında çıkıntılarının olmasıysa sadece görmeyen bireyler için değil, herkes için risk oluşturabiliyor. Öte yandan tüm standartların uygulandığı yerlerde bazen denetim eksikliğinden ötürü kılavuz zeminlerin bozulması veya sesli ışıkların arızalanması gibi durumların tespiti uzun sürebiliyor.

Yapılması Gerekenler

Fiziksel erişilebilirlik düzenlemelerinin tamamlayıcısı olarak bilinç ve eğitim konularında da çalışmalar yapılmalı. Ancak, Millî Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan Motorlu Taşıt Sürücüleri Kursu Programları’nın ne trafik mevzuatı ile ilgili kanun ve yönetmelikler hakkında bilgi vermeyi amaçlayan trafik ve çevre ders içeriklerinde, ne de ilk yardım ders programında engelliliğe dair bir içerik bulunuyor. Engelliliğe dair içerikler trafik adabı ders programında temel kavramlar başlığının altındaki son maddede “engelli, yaşlı, hamile vb. olanlara gösterilmesi gereken kolaylıklar” ve “herkesin engelli olabileceği gerçeği” olarak iki yerde geçiyor.

İlgili programlarda karşıdan karşıya geçişlerde beyaz baston önceliğinden otizmli bireylerin korna sesinden tetiklenme ihtimaline kadar pek çok hakkın ve özel ihtiyacın anlatılmaması veya üstünkörü bir şekilde geçilmesi temeldeki sorunu açıkça gösteriyor. Alandaki bu eksiğe yönelik sivil toplum kuruluşları çalışmalar yürütmeye devam ediyor. Örneğin, Trafikte Haklarım Derneği, “Trafikte Görme Engelli Bireylerin Hakları” projesi kapsamında hem yaklaşım ve üslup hem de geçiş üstünlüğünün getirdiği haklar konusunda video serisi hazırladı. Yurt dışından bir örnek de toplu ulaşım ile ilgili paydaşlar için uluslararası bir çatı kurum olan International Association of Public Transport’un engellenen bireylere yönelik tutumsal erişilebilirlik rehberi. Rehberde genel tutumlara ve üsluba yönelik maddelerin yanı sıra engel türüne özel ihtiyaçlar ve doğru yaklaşım şekilleri de yer alıyor.

Handicap International, yol güvenliği politika belgesinde ilk adımı veri toplamak olarak belirtiyor. İkinci aşamada ise bu veriler aracılığıyla kamu kurumlarının ve sivil aktörlerin beraber çalışması öneriliyor. Çok paydaşlı böyle bir yapı aracılığıyla hem gerçekleştirilen fiziksel erişilebilirlik düzenlemelerinin denetlenmesi ve sürdürülebilirliğinin sağlanması hem de gerekli eğitim içeriklerinin doğrudan sahadan deneyimler ile tasarlanması mümkün olacaktır.