İstanbul’da Ulaşım ve Erişilebilirlik: Çileler ve Fırsatlar
İstanbul’daki ulaşım krizi engellenen bireyleri negatif etkilerken krize yönelik çözüm çabaları yeni fırsatlar doğuruyor.

İstanbul’un gündeminde yıllardır ulaşım ve trafik konuları var. Son zamanlarda gündemde kapladığı yer artan taksi krizi, sokaklarda dolanan elektrikli scooterlar ve metrolara yeni gelen internet hizmeti ile beraber çoğu İstanbullunun hayatında değişimler yaşandı. Bu konuların hepsi engellenen bireyleri de etkiledi elbet. Biz de bu yazımızda doğrudan sahadan aldığımız görüşler ile birlikte bu 3 başlığın engellenen bireyleri nasıl etkilediğine değinerek sorunlara ve fırsatlara odaklanacağız.
Derin Koçer’in Spektrum’da yayımlanan 31 Ağustos tarihli yazısı İstanbul’un taksi krizini veriler ile açık bir şekilde ortaya koyuyor. Yazıda “ankete katılanların %73,4’ünün trafiğin yoğun olduğu saatlerde ve özellikle yağmurlu günlerde araç bulamadıklarını söylediği” belirtiliyor, taksi sayısının azlığına dikkat çekiliyor ve İstanbul’da taksilere ulaşmanın zorluğu vurgulanıyor. Bu durumdan engellenen bireyler de derinden etkileniyor.
Kanunen ehliyet alamayan kör bireyler ulaşım için toplu taşıma veya taksi kullanmak durumunda. Şahsi aracı olmayan, fiziksel farklılığı bulunan bireyler de toplu ulaşım araçlarının ve istasyonların erişilebilirlik eksikliklerinden ötürü toplu taşıma kullanmakta zorlanabiliyor ve taksi tercih edebiliyor. Kronik hastalığı bulunan bireyler ise pandemi döneminde toplu ulaşım araçlarından çekindikleri için taksilere yöneldi. Görüldüğü üzere engellenen bireyler için taksi kullanımı bir noktada “tek çare” olabiliyor ve özellikle acil durum anlarında yaşanan mağduriyetler hayatı ciddi anlamda etkileyebiliyor. En yakın zamanda taksi krizinin çözülmesini temenni ediyoruz.
Taksi krizinin ve kronik trafik sorununun ortasında elektrikli scooterlar hem ekolojik hem de basit bir çözüm gibi gözüküyor. Ancak elektrikli scooterların bir de erişilebilirlik boyutunu tartışmak gerekli. 23 Ekim tarihli Aposto! bülteninde de konu erişilebilirlik bağlamında tartışılıyor, scooterların kaldırımlara düzensizce ve belli bir standart olmaksızın park edilmesinin kör ve tekerlekli sandalye kullanıcısı bireyler için yarattığı hareketlilik sorunlarına değiniliyor.
Türkiye özelinde elimizde her ne kadar veri olmasa da Kanada’da yapılan bir araştırmaya göre yayaların %69’unun yanlış park edilmiş bir e-scooter gördüğünü belirtmesi problemin yaygınlığını gözler önüne seriyor. ABD merkezli bir mikro hareketlilik şirketi olan Spin ise kaldırımlardaki dar alanlara park edildiği takdirde kullanıcıları uyaran bir yapay zeka teknolojisi kullanarak bu soruna yenilikçi bir çözüm getirmeyi hedefliyor. Süreç boyunca engelli örgütleri ile çalışmaları da dikkat çekici bir nokta. Yönetmeliklerde yapılacak düzenlemelerin yanında bu tip yenilikçi çözümlerin de yaygınlaşması mikro hareketlilik çözümlerinin kapsayıcı bir şekilde gelişmesi için önemli.
İnovasyona olanak tanıyan bir gelişme de İstanbul’un metrolarına internetin gelmesi. Henüz daha geçen hafta en sık kullanılan hatlardan biri olan M2 metro hattında internet hizmeti başladı. Hâliyle dijital erişilebilirlik çözümlerinin önü de açıldı. Örneğin, özellikle kör bireylerin bağımsız hareketini destekleyen beacon teknolojisi yardımıyla çalışan mekân içi navigasyon sistemleri metro istasyonlarında kullanılabilir. Benzer şekilde Be My Eyes gibi görüntülü arama yoluyla çalışan görsel asistanlık uygulamaları da artık metro istasyonlarında hizmet verebilir. Metro istasyonlarında istasyon bilgilerinin ve haberlerin yazılı olduğu dokunmatik ekranlar bile dijital erişilebilirlik çözümleri ile kapsayıcı hâle getirilebilir. Ekranın kenarında bulunacak bir QR kodun okutulması ile içeriğin işaret dili çevirisine veya betimlemesine erişim sağlanabilir. Ayrıca, metrolarda telefonun ve internetin çekmesi bağımsız hareket konusunda kendini yeni yeni geliştiren engellenen bireyler için bir güven de oluşturacaktır. Görüldüğü üzere bu yeni gelişmenin erişilebilirlik alanında açacağı çok kapı var gibi duruyor.
İstanbul’un son zamanlardaki ulaşım gündemini erişilebilirlik odağında incelemeye çalıştık. Her ne kadar bazen ulaşım çok çileli olsa da heyecan verici gelişmeler yaşanmıyor da değil. Önemli olan yeniliklere açık olmak ve kapsayıcı bakış açısını kaybetmemek.