Afetler ve Engellenen Bireyler
Bitmek bilmeyen afetler engellenen bireyleri daha derinden etkiliyor.
Bir önceki yazımızda kapsayıcı kentler için yol haritası niteliğinde kısa bir öneri listesi derlemiştik. Yazımızda yer alan krizler ve engellenen bireyler başlığı ise mevcut gündemde önemini bir kez daha hatırlattı. Bu nedenle de bu konuyu afetler bağlamında biraz daha derinlikli bir şekilde ele alarak kentler için politika önerileri sunmayı hedefliyoruz.
Özellikle 2020 başından bu yana depremler, pandemi, seller ve orman yangınları başta olmak üzere pek çok krizle yüz yüze geldik. Herkesi maddi manevi sarsan bu süreçlerden engellenen bireyler bilgiye ve hizmetlere erişimde yaşanan sistematik erişilebilirlik sorunlarından ötürü daha derinden etkilendi. Bu noktada mevcut eşitsizlikleri tespit ederek çözümler geliştirmeye odaklanmak önemli.
Aslında çoğu sorunun temelinde afet öncesi süreçte bilgi erişiminde yaşanan eşitsizlik yatıyor. Özellikle korunma yöntemlerine dair bilgilendirmelerin görsel ağırlıklı yapılması ve alternatif formatların kullanılmaması, işaret dili bilen eğitim personelinde halen eksiklik bulunması veya eğitim materyallerinin bazen karmaşık ifadeler içerebilmesi engellenen bireylerde afet bilinci oluşmasını güçleştiriyor. Her ne kadar belediyeler zaman zaman engellenen bireylere ve ailelerine yönelik erişilebilir afet bilinci eğitimleri düzenliyor olsa da bu konuda daha sistematik adımlar atılmalı. Bu kapsamda okul içi eğitimin kapsayıcılığı üzerine çalışmalar geliştirilmeli. Bu noktada engelli örgütlerine de hem savunuculuk hem de içerik oluşturma konusunda büyük rol düşüyor.
Bilgiye erişim afet sırası ve sonrasında da karşımıza çıkan bir konu. Örneğin, halen süren pandemi veya gündemimizdeki orman yangınlarına dair mevcut durum bilgilendirmeleri yine görsel ağırlıklı ve genelde işaret dili eklenmeden yapıldı. Benzer şekilde alınması gereken önlemlerin de alternatif formatlarına nadiren rastladık. Bu kapsamda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın çalışmaları olsa da yerel düzeyde belediyelerin de çalışmalar yapması yaygınlaştırma açısından önem taşıyor. Ayrıca, sığınakların fiziksel olarak erişilebilir olması ve arama kurtarma personelinin engellilik hakkında bilgi sahibi olması da afet sonrası süreç için hayati öneme sahip noktalardan.
Afet sonrası süreci ise Dünya Sağlık Örgütü akut ve yenilenme olmak üzere iki fazda ele alıyor ve akut fazda ilk yapılması gerekenin tanımlama ve tespit olduğu belirtiliyor. Bu tanımlama kapsamında gıda, barınma gibi ihtiyaçların yanı sıra engellenen bireylerin afet anında yitirmiş olabileceği işitme cihazı, tekerlekli sandalye, yaşam destek ünitesi gibi yardımcı teknolojilerin de tespit ve temin edilmesinin önemi vurgulanıyor. Psikososyal destek, fizyoterapi ve rehabilitasyon hizmetlerinin devamı da yine akut fazda önceliklenen noktalar. Bu hizmetlerin hem süreçten daha fazla etkilenme riski olan engellenen bireyler üzerindeki travmatik etkinin azaltılması hem de afet sonrası oluşabilecek sakatlıkların önlenmesi bağlamında koruyucu ve önleyici olduğu belirtiliyor.
Yenilenme fazında ise özellikle afet sonrası engellilik durumu oluşmuş bireylere yönelik önlemlerin altı çiziliyor. Yeni sağlık ihtiyaçlarının karşılanması, toplum temelli destek mekanizmalarının oluşturulması ve talebin artacağı öngörülerek rehabilitasyon hizmetlerinin yeniden planlanması önerileri sunuluyor. Engelli örgütlerinin bir afet sonrasında bağımsız hareket ve yaşam becerileri gibi eğitim programlarına ağırlık vermeleri bu açıdan bir öneri olarak da eklenebilir. Son olarak, afet sonrası başlanabilecek fiziki bir yenilenme sürecinde evrensel tasarım ilkelerinden faydalanılmasının da unutulmaması gerektiği vurgulanıyor.
Tüm bunların sağlanması uzun bir süreç gibi gözükse de ilk aşamada özellikle yerel yönetimler nezdinde alınabilecek basit ve etkili önlemler ile başlanabilir. Öncelikle duyuru ve bilgilendirme kanalı olarak kullanılan dijital ve fiziksel mecraların erişilebilirliğinin sağlanması bilgiye erişim için önemli bir adım olacaktır. Afet bilinci eğitimlerinin hem katılımı arttırmak hem de içeriğin erişilebilirliğini sağlamak için engelli örgütleri ile koordineli bir şekilde periyodik olarak düzenlenmesi diğer bir kritik nokta. Benzer şekilde engelli örgütleri ile masaya oturup çözüm önerilerini beraber konuşmak ve yerelin ihtiyaçlarını doğru tespit etmek belki de en etkili başlangıç olacaktır.